Bu Blogda Ara

31 Mart 2009 Salı

ÇİLEK REÇELİ

Reçel yemeyi sevmese de, kaynayan reçelin mis gibi kokusunu sevmeyen var mıdır acaba.. Çay ile tatlı yemeyi pek bağdaştıramadığım için reçeli kahvaltıda yemez-dim.. Artık yiyorum, çünkü pişerkenki o harika kokusu yüzünden aklım kalıyor; bir iki kaşık da olsa hergün biraz yiyorum.. Reçel yapmaya başlayınca bende bir reçel kültürü de oluştu.. Piyasada nefis reçel kapları var.. Hem saklamak için harika kavanozlar, hem de servis için çok kullanışlı ve şık kaplar.. Zaten ben reçeli yemekten çok seyretmeyi severim.. Rengarenk cam kavanozlara doldurduğum reçelleri bir tablo gibi seyrederim.. Bir de pişirmesini.. Ne güzel, ne iç ısıtan bir kokudur o..

İlk tarifimi vereyim hemen.. Eylül ayının başlarında son turfanda ve sadece yarım kilo kalmış nefis kokulu Uludağ çileğine rastladığımda başladı reçel maceram.. Bir cesaret giriştim ve nefis bir şey oldu.. Tarif annemin bir arkadaşından..



Malzemeler:

1 kilo kokulu dağ çileği (Uludağ çileği tavsiye ederim)

1 kilo toz şeker

¼ limon suyu


Yapılışı:

Çilekleri ayıklayıp yıkayıp bir tencereye koyun.. Kısık ateşte hiç su eklemeden kendi suyu ile 8 dakika kaynatın.. Süre dolup suyunu saldığında şekeri ekleyin.. 8 dakika daha kaynatın.. (Kıvamı koyu gelirse yarım çay bardağından az su ekleyebilirsiniz).. Limon suyunu ekleyip bir iki taşım daha kaynatın.. Ateşi kapayıp üzerinde oluşan köpükleri kevgirle alın.. Sıcakken kavanozlara doldurun.. Soğuduktan sonra kapakları kapatın.. Afiyet olsun..

(Vişne, böğürtlen, gibi kolay su salan meyvalarla aynı tarifle reçel yapabilirsiniz..)

Hiç yorum yok: